Türkiye’deki ilk üniversite hangisidir? Türkiye’de mühendislik nasıl gelişmiştir? Türkiye’de mühendislik tarihi 1773’te açılan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’un (İstanbul Teknik Üniversitesi) kuruluşu ile başladığı kabul edilir. İlk adı “Mühendishane” olan bu üniversite, ulusal tarihimizin ilk üniversitesidir. I. Abdulhamit devrinde büyümeye devam eden bu üniversitenin III. Selim döneminde adı Mühendishane-i Berr-i Hümayın (İnşaat Mühendisliği) olarak değişmiş ve bir kanunnameye bağlanmıştır. Bu kanun; üniversitenin kurulduğu dönem koşulları içerisinde oldukça modern ve modern olduğu kadar da detaylı bir üniversite kanunudur.
Mühendislik Tarihi
Ülkemizin mühendislik tarihi; 1845’te “Meclis’i Muvakkat” adı ile bir ulema asker ve bürokratlardan oluşan yedi kişilik geçici bir meclis kurulmuş ve bir yıl çalışmıştır. Bu meclis eğitim sisteminde yapılması düşünülen düzenlemeler için prensipler belirlemiş ve batıda olduğu gibi ilk, orta ve yükseköğretim olmak üzere üç basamaklı yapılmasını benimsemiştir. Tanzimat’ta bugün kullandığımız üniversite sözcüğüne karşılık olarak Osmanlıca Darülfünun terimi kullanılmışsa da içerik olarak batı tipi yeni modern üniversite benimsenmiştir.
1933’e gelindiğinde Darülfünun terimi yerine “üniversite” tercih edilecek en son darülfünun olan İstanbul Darülfünun’u adı İstanbul Üniversitesi’ne çevrilerek hem terim hem de anlam itibari ile üniversite batılı olacaktır. Darülfünundan askeriye ve bürokrasinin ihtiyaç duyduğu insan gücü yetiştirmesi amaçlanıyordu.
3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat kanunu ile bütün mektep ve medreselerle birlikte Darülfünun Maarif Vekaletine bağlandı. 21 Nisan 1924 tarih ve 493 sayılı kanun ile İstanbul Darülfünunun talimatnameleri yayımlandı ve bilimsel ve idari özerklik verildi. Bunun dışında cumhuriyet döneminde çok ciddi devrimler yapılmışsa da Darülfünun’a dokunulmamıştır. 1933 reformu ve çevresindeki olaylar cumhuriyet döneminden sonra üniversiteye bakışın anlaşılması bakımından önem taşımaktadır.
31 Temmuz 1933’te Darülfünun kapatılmış, toplam 240 olan öğretim elemanı kadrosu 53’e düşürülmüş ve Almanya’dan Hitler rejiminden kaçan öğretim üyeleri burada ders vermeye başlamıştır. Bu öğretim üyelerinin ülkemiz üniversite ve mühendislik hayatına büyük katkıları olmuştur.
1960 ve 1970’li yıllarda yeni üniversitelerin kurulması ile birlikte mühendislik fakültelerinin sayısı artmış 2010’lu yıllara gelindiğinde ise artık neredeyse her ilimizde bir mühendislik fakültesi kurulmuştur. Halen en gözde meslekler arasında mühendislik bölümleri yer alıyor.
Leave a Reply